Biz Kimiz?
Doruk Optik fikrini, ortağım Engin’le ilk düşünmeye başladığımız da mesleğimizin ustalık dönemine ulaşmıştık. İkimiz de 30 yıla yakındır meslekteydik ve farklı bir konsept düşünmeye başladık. İnsanların kafasındaki rutin “Gözlükçü” tanımını yıkıp, daha sıcak, daha sosyal bir mağaza düşündük.
Murad ve Engin varken “başka bir yerden gözlük almanın aklına bile gelmediği” müşterilerimiz olsun istedik. (Müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutmak adına neler yapabilirizi) düşündük öncelikle. Müşterilerimiz bizi tercih ederken asla memnun olmadan çıkmayacağım, benim diyebileceğim, gözlükçümüzü nasıl oluşturabilirizi ortaya çıkarmalıyız dedik. Bu da kusursuz bir montaj, zengin ürün çeşitliliği, güven içinde olmanın alışverişlerinin her safhasında hissettikleri ve her zaman gelip açık bulacakları bir mağaza ile mümkün dedik. Bütünüyle müşteri memnuniyeti odaklı 10 seneyi geride bırakmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Tek dileğimiz sizlerle güven odaklı dostluklarımızı büyüyerek devam ettirmek. Semtlerin farklılıklarını memnun bu müşteri kitlemizi sizlerle paylaştığımızda “o kadar mesafeden nasıl olurda İstanbul trafiğinde bu kadar yol ve zahmet çekilebilir?“ diyeceğinize eminiz. Ancak biz bunun için “Doruk Optiği tercih ediyoruz” diye sayılan sebepler o kadar çok ki, biz de işittikçe çok şükür doğru yoldayız diyebiliyoruz.
Bu 10 sene zarfında çevremizdeki minik hastalarımızla da keyifle ilgilendik ve onların masum güzellikleriyle sizleri tanıştırmak istedik. Allah hiç birinin eksikliklerini bize göstermesin.
Bunların en başında dünyadaki meleklerimiz olan down sendromlu çocuklarımız geldi. Zira down sendromlu çocuklar eğer gözlük kullanıyorlarsa bu gözlükler mutlaka yüksek numaralı ve dolayısıyla yüksek maliyetlere sebep oluyordu. Zaten çocuklarının sağlık harcama maliyetleriyle yıpranan aileler bir de gözlük ve kalın cam masrafları eklenince bir hayli zorlanıyorlardı. Bu ihtiyaca yönelik, down sendromlu çocuklarımızın gözlük çerçevesi ve gözlük camı ihtiyaçlarını ücretsiz olarak karşılıyoruz.
Onların gözüyle dünyaya bakmayı öğrendiysek ne mutlu bize…
Murad Yücer ve Engin Soğukbulak